Halk Süt: Çocuklar için bir ‘meta-dışılaştırma’ hamlesi

Halk Süt’ün bir meta-dışılaştırma örneği olarak basitçe süt dağıtmaktan çok daha fazlası olduğunu topluma ve siyasete daha iyi anlatmaya ihtiyacımız var.

15.10.2021

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun 2019 yerel seçimlerinde kamuoyuyla paylaştığı vaatlerin başında Halk Süt Projesi vardı. Bu proje her şeyden önce İstanbul’un yoksul çocukları için bir meta-dışılaştırma hamlesi olarak okunmalı. Gosta Esping-Andersen’in 1990’larda ortaya attığı ve sosyal politika literatürünün en temel kavramlarından biri olan meta-dışılaştırma (“de-commodification”) bir ihtiyacın giderilmesinin piyasanın görünmez elinin insafına bırakılmadan ve para karşılığı olmaksızın garanti altına alınması olarak özetlenebilir.

Dolayısıyla, piyasalaşmış veya metalaşmış, yani yalnızca parayla ulaşılabilir hale getirilmiş her ihtiyaç sadece mal ve hizmetleri piyasadan satın alabilecek olan kişilerin haklara erişebildiği eşitsiz bir düzeni beslerken; ihtiyaçların meta-dışılaşması haklara erişimin paradan bağımsız bir şekilde toplumda eşit olarak dağılmasına hizmet eder. Örneğin, Kanada’da su ve elektrik gibi faturalandırılan ihtiyaçların yerel yönetimler tarafından meta-dışılaştırılması için Belediye Hizmetleri Projesi başlıklı bir çalışma yürütülmüş; Güney Afrika/Durban’da kimsenin su ve elektriğinin kesilmemesi talebi etrafında birleşilmiş; su aktivistleri dünyanın dört bir yanında herkese parasız su kampanyaları yürütmüş; sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması Türkiye dahil pek çok ülkede tartışmalara yol açmıştır. Tüm bunlar temel hakların parayla alınıp satılamayacağına ve bu hakların karşılanmasının kamu sorumluluğunda olduğuna; dolayısıyla sosyal demokrasi düşüncesine dayanmaktadır.

TEMEL BESLENME NEDEN ÖNEMLİ?

Süt 20. Yüzyılda özellikle anne-bebek beslenmesi idealinin en kritik parçasıydı ve I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasında sütün beslenme açısından nasıl bir rol oynadığına dair pek çok araştırma yapıldı. Bu araştırmalara binaen 1930’lardan itibaren özellikle Avrupa’da ulusal kalkınmanın bir parçası olarak okullarda süt dağıtımı projeleri yaygınlaştırıldı. UNICEF bu tip projelerin daha sonra da en önemli lokomotifi oldu ve özellikle II. Dünya Savaşı sonrası süt bir sosyal yatırım aracı olarak önem kazandı. Örneğin, İtalya’da süt hem sağlık politikasının hem eğitim politikasının hem de tarım ve kırsal kalkınma politikalarının müşterek parçası olarak konumlandı. İtalya tüm bu politika alanlarına tek bir araçla dokunabilmeyi ancak sütle mümkün buldu ve bu dünyada oldukça yaygın bir eğilim oldu, hele ki savaşlardan çıktıktan sonra insan sağlığı, beslenme ve kalkınma meseleleri gündeme oturunca.

UNICEF Türkiye’deki çocukların yalnızca %1’inin ilk altı ayda beslenme ihtiyacını anne sütünden karşılayabildiğini ortaya koymuştur. Türkiye’nin gıda, tarım, hayvancılık politikalarını oldukça ufuk açıcı bir şekilde tartışan Doç. Dr. Sezai Ozan Zeybek bu rakamın Türkiye gibi bir ülke için özellikle çarpıcı olduğu belirtmiş ve bebek beslenmesi gibi son derece hayati bir konunun piyasanın görünmez elinin insafına bırakılmasını sert bir dille eleştirmiştir. Zeybek, İran’da bebek mamalarının marketlerden değil eczanelerden reçeteyle alındığını, farklı firmaların ambalajlarıyla değil tek tip ambalajla yani markasız verildiğini; bu şekilde bebek beslenmesi alanının kar amacı güden şirketler tarafından domine edilerek istismar edilmesinin önüne geçildiğini aktarmıştır. Bu, serbest piyasa ekonomisi ilkeleriyle yönetilen bir ülkede dahi bazı kritik politika alanlarının küçük müdahalelerle nasıl korunabileceğinin çok iyi bir örneği olduğu kadar ancak merkezi hükümetin siyasi tutumunun mümkün kılacağı bir hamle. Halk Süt ise yerel yönetimler eliyle bir meta-dışılaştırma hikayesi.

EN İYİ KIRSAL KALKINMA ÖDÜLÜ ALDI

İBB,sinin en önemli projelerinden biri olan Halk Süt 16 Ekim 2019 Dünya Gıda Günü’nde hayata geçti ve sosyal destek ihtiyacı tespit edilmiş ailelerin 3-6 yaş aralığındaki çocuklarına bugün hala haftada on binlerce litre süt dağıtılıyor. (120 bine yakın İhtiyqç sahibi ailelerin çocuğuna süt dağıtılıyor) Ayrıca, ilk başta sütler Tarım Bakanlığı’nın “Güvenilir Gıda Ödülü” nü alan tek kooperatifi olan ve Birleşmiş Milletler tarafından “En İyi Kırsal Kalkınma Modeli” olarak seçilen Tire Süt Kooperatifi’nden tedarik edildi. Sonrasında ise İstanbul Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği üreticilerinden temin edilmeye başlandı. (Kooperatif Çatalca ve Silivri civarında faaliyet gösteriyor) Bu sayede bir yandan yerel yönetimlerin en öncelikli konularından biri olan hemşehrilik hukukuna da dikkat edilmiş oldu. Ayrıca diğer yandan İstanbul ilinde tarımsal üretim yapan kooperatifler ve üreticiler desteklenirken diğer yandan da ürünün tedarik ve ihtiyaç sahiplerine hızlı ulaşımı konusunda da kolaylık sağlanmış oldu.

Şüphesiz süt ve benzeri pek çok temel gıdaya veya hakka erişimde en çok zorlanan toplum kesimlerin ortak noktası hepsinin yoksul olmasıdır. Temel haklara erişemeyen bu kesimlerde yoksulluk çok boyutlu yaşanıyor. Yerel yönetimlerin temel görevlerinden bir de temel haklara dahi erişemeyen bu kesimlerin bu hakka ulaşmalarını kamu eliyle kolaylaştırmaktır. Aynı kesimler sadece süte değil, eğitim, sağlık ve kültür hizmetlerine de erişmiyor. Hatta öyle ki temel gıdaya erişimin yanında bu haklara erişimde hiç bir beklentileri dahi olmayan insanlar olarak yaşıyorlar. Tahmin edileceği gibi burda da en çok dezavantajlılar yine çocuklar oluyor. Halk Süt projesi kapsamında süt Çatalca ve Silivri civarındaki üreticilerden alınırken bir yandan İstanbul’un yoksul çocukları için temel bir hak olan süt meta-dışılaştırılıyor diğer yandan da tarıma ve kooperatifleşmeye de katkı sunuluyor. Çocuklara verilen bu hizmet sadece süt olarak değil peynir ve yoğurt olarak da masalara konuluyor. Hizmeti kimin yaptığından bağımsız olarak “İBB sütü fahiş fiyata satın alıyor” denerek hakkında karalama kampanyası yürütülen bu proje uluslararası arenada iyi örnekler listesine girebilecek nitelikte bir programdır ve yatırılan kaynak doğrudan bir kırsal kalkınma girişimi olan kooperatiflere gitmektedir. Halk Süt gibi birden fazla sosyal politika alanına tek araçla etkin ve verimli bir şekilde dokunulan projelerin artması için sorunlar arasındaki ilişkiyi görebilen geniş perspektifli yerel yönetimlerin her şeye rağmen kamu yararı lehine insiyatif alması şart. Halk Süt’ün bir meta-dışılaştırma örneği olarak basitçe süt dağıtmaktan çok daha fazlası olduğunu topluma ve siyasete daha iyi anlatmaya ihtiyacımız var.