SOSYAL
POLİTİKALAR SÖZLÜĞÜ
‘Sosyal Politika Kavramları Sözlüğü’, sosyal kalkınma alanında yaşanan terminoloji karmaşıklığını giderebilmek için sosyal kalkınma alanında çalışan kurum ve kuruşların başucu kaynağı olabilecek bir sözlüktür.
Sığınmacı (Asylum seeker) : Ülkesinde dil, din, ırk, etnik köken, siyasal düşünce ya da sosyal konum nedeniyle kendisini tehdit ya da baskı altında hissederek ülkesini terk edip başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunan ve bu talebi o ülkenin yetkilileri tarafından soruşturma safhasında olan kişidir. Sığınmacının asıl amacı, Türkiye’de kalmak değil, Türkiye üzerinden güvenli bir üçüncü ülkeye geçmektir. İskân Kanunun 3. maddesine göre “Türkiye’de yerleşmek maksadıyla olmayıp bir zaruret ilcasıyla muvakkat oturmak üzere sığınanlara sığınmacı denir”. (bknz. “mülteci” ve “göçmen”)
Sosyal bütünleşme (Social integration) : Tüm bireylerin ırk, cinsiyet, dil ve din farkı gözetilmeksizin haklarını ve sorumluluklarını toplumun diğer bireyleri ile eşit şekilde ve tam olarak idrak ettiği ve topluma bu doğrultuda katkıda bulunduğu eşit ve dinamik bir toplumun oluşturulabilmesi için gerekli değer, ilişki ve kurumların kurulması sürecidir.
Sosyal dayanışma (Social solidarity) : Bir toplumda yaşayan insanlar arasındaki yakınlaştırıcı bağlar ve karşılıklı yardım ve işbirliğidir.
Sosyal dışlanma (Social exclusion) : Bireyin toplumla bütünleşmesini sağlayan medeni, siyasi, ekonomik ve sosyal haklara bazı kişi ve sosyal gruplar tarafından tamamen veya kısmen ulaşılamamasıdır. Sosyal dışlanma, işsizlik, düşük ücretli çalışma, yoksulluk, gelir dağılımı dengesizliği, sosyal korumanın yetersizliği gibi nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Dışlanmış kişiler her zaman yoksul kişiler değillerdir. Örneğin azınlıklar, göçmenler ve kadınlar yoksul olmasalar dahi çeşitli mekanizmalar ile toplumdan dışlanmış ve bu sebeple yukarıda belirtilen haklara ulaşamıyor olabilirler.
Sosyal esenlendirme/rehabilitasyon (Social rehabilitation) : Hedeflenen bir topluluğun sosyal (ve ekonomik) yeterliliğin artırılması amacıyla gerçekleştirilen onarma, güçlendirme ve yeniden kazanma faaliyetleri bütünüdür. Sosyal esenlendirme faaliyetleri genellikle terör ve benzeri sebeplerle yerinden olmuşlar için kullanılmaktadır.
Sosyal gelir (Social income) : Yeterli bir gelir güvencesi bulunmayanların yaşamları boyunca sürekli ve düzenli biçimde yapılan ödemelerle elde ettikleri gelirdir.
Sosyal girişimcilik (Social entrepreneurship) : Toplumsal bir problemin çözümü için yeni bir ürün/hizmet, süreç ya da kurumsal yapı önerisi içeren sürdürülebilir ve yaygınlaştırılabilir çözümleri, girişimcilik vasıflarıyla ancak kâr amacı gütmeden hayata geçirmektir.
Sosyal güvenlik (Social security) : Hastalık, işsizlik, yaşlılık ve ölüm gibi risklerin doğrudan bireyleri ya da mensubu oldukları hanehalkını geçici veya sürekli olarak kazançtan mahrum bırakması nedeniyle ortaya çıkabilecek fakirliğe karşı insanların korunmasına yönelik genel tedbirler sistemidir.
Sosyal içerme (Social inclusion) : Bireylerin, ekonomik, sosyal ve kültürel hayata ve kamu hizmetlerine eşit düzeyde erişimlerinin ve hayatlarını etkileyen karar verme süreçlerine katılımlarının sağlanarak, hayata başlama noktalarından bağımsız olarak potansiyellerini tam olarak hayata geçirebilmelerini sağlamak amacıyla geliştirilen politikaların ve faaliyetlerin yer aldığı süreçtir.
Sosyal kalkınma (Social development) : Kalkınmanın; sürdürülebilir, farklı toplum kesimleri için eşit ve içerici, yoksul ve kırılgan grupları kalkınma sürecine katılımları için güçlendirici olmasıdır.
Sosyal koruma (Social protection) : Hastalık, doğum, engellilik, yaşlılık, işsizlik, ekonomik kriz ve doğal afetler gibi insanların gelir düzeyini ya da refahını olumsuz etkileyen durumların ve kronik yoksulluğun engellenmesi, yönetilmesi ve bu durumların üstesinden gelinmesi çabalarında bireylerin, hanehalklarının ve sosyal grupların desteklenmesi amacıyla sağlanan imkânlar bütünüdür.
Sosyal politika (Social policy) : Bir ülkede yaşayan tüm bireyler için, özellikle de ayrıca bakıma ve korunmaya gereksinimi olanlar için geliştirilen, koruyucu, güçlendirici, sosyal adalet ve eşitliği sağlayıcı hizmetler bütünüdür.
Sosyal sermaye (Social capital) : Bir grubun üyeleri tarafından benimsenen, grubun ortak amaçları için çalışabilme yeteneğini belirleyen, resmi olmayan ağ, norm ve değerlerdir. Sosyal sermaye bireylerin ve grupların ortak amaçlar doğrultusunda hareket etmelerini kolaylaştıran karşılıklı güvene dayanan bağlar olarak da tanımlanır.
Sosyal uyum (Social cohesion) : Bir toplumun tüm sosyal gruplarında tanınma, aidiyet, dâhil olma ve meşruiyet hissinin yaratılması sürecidir. Servet ve gelir farklarının azaltılması, farklı toplum kesimlerinin marjinalleşmesine izin verilmemesi, insanlarda toplumun diğer fertleri ile aynı zorluklarla yüzleştiği ve aynı topluluğun parçası olduğu anlayışının geliştirilmesi ile gerçekleşebilir.
Sürdürülebilir kalkınma (Sustainable development) : Kalkınma sürecinde insan ihtiyaçları için kullanılan kaynakların, gelecek nesillerin ihtiyaçları için de kullanılabilmesini temin edecek şekilde kullanılmasıdır.
Sürdürülebilirlik (Sustainability) : Mevcut sistem çerçevesinde belirli bir durum ya da sürecin devam ettirilebilirliğidir. Sosyal kalkınma program ve projeleri kapsamında sürdürülebilirlik, dışsal yardımların kesilmesinin ardından, program ya da proje ile sağlanan iyileşmenin, yaratılan iç dinamikler sayesinde kendiliğinden devam edebilme yetisine sahip olmasıdır.